Musibetlere karşı tavrımız nasıl olmalıdır?

Seminer

Musibetlere karşı tavrımız nasıl olmalıdır?

İzmir Yeni Asya Okuyucuları tarafından İzmir Yeni Asya Payamlı Sosyal Tesisleri’nde 25 – 28 Kasım tarihleri arasında “Ege Bölgesi Okuma Programı” tertip edildi.

Programa davet edilen konuklardan Yeni Asya Medya Grup Yönetim Kurulu Üyesi Ali Demir “Musibetlere karşı tavrımız nasıl olmalıdır?” konulu bir seminer icra etti.

EuroNur.tv ekranlarından izleyebilirsiniz.

Programda

  • Emirdağ Lahikası – I (14. Mektup)
  • Kastamonu Lahikası (88. Mektup)
  • Mektubat – 23. Mektup
  • Lemalar – 16. Lema
  • Emirdağ Lahikası – I (14. Mektup – 6. Nokta)
  • Şualar – 13. Şua – 17. Mektup
  • Lemalar – 16. Lema – 3. Meraklı Sual

Emirdağ Lâhikası – I

Bana hizmet eden küçücük bir Risale-i Nur talebesinin çoklar namına sorduğu sualine cevaptır.

Sual: Üstadım, yağmur duası ve namazın neticesi görünmedi, fâidesiz kaldı. İki üç defa bulut toplandı, yağmur vermeden dağıldı. Neden?

Elcevap: Yağmursuzluk, bu çeşit dua ve namazın vaktidir, illeti ve hikmeti değil. Nasıl ki güneş ve ayın tutulması zamanında küsuf ve husuf namazı kılınır ve güneşin gurubuyla akşam namazı kılınır; öyle de, yağmursuzluk, kuraklık, yağmur namazının ve duasının vaktidir.

Kastamonu Lâhikası

Aziz, sıddık, mübarek kardeşlerim ve hizmet-i Kur’âniye ve imaniyede sebatkâr, sarsılmaz, yılmaz arkadaşlarım ve bu misafirhane-i dünyada şefkatkâr ve fedakâr ve vefâdar yoldaşlarım;

Mektubat, Yirmi Üçüncü Mektup

BİRİNCİ SUALİNİZ: Mü’minin mü’mine en iyi duası nasıl olmalıdır?

Elcevap: Esbab-ı kabul dairesinde olmalı. Çünkü bazı şerâit dahilinde dua makbul olur. Şerâit-i kabulün içtimaı nisbetinde makbuliyeti ziyadeleşir.

Ezcümle, dua edileceği vakit, istiğfar ile mânevî temizlenmeli; sonra, makbul bir dua olan salâvat-ı şerifeyi şefaatçi gibi zikretmeli ve âhirde yine salâvat getirmeli. Çünkü, iki makbul duanın ortasında bir dua makbul olur.

Lem’alar, On Altıncı Lem’a

BİRİNCİSİ

Kardeşlerimizden Çaprazzâde Abdullah Efendi gibi bazı adamlar, ehl-i keşiften rivayeten, bu geçen Ramazan’da Ehl-i Sünnet ve Cemaat için bir ferec, bir fütuhat olacağını haber verdikleri halde, zuhur etmedi. Böyle ehl-i velâyet ve keşif neden hilâf-ı vâki haber veriyorlar? Benden sordular.

Ben de, birden, sünuhat kabilinden olarak verdiğim cevabın muhtasarı şudur:

Hadis-i şerifte vârit olmuştur ki, “Bazan belâ nâzil oluyor; gelirken karşısına sadaka çıkar, geri çevirir.”

Şu hadisin sırrı gösteriyor ki, mukadderat, bazı şerâitle vukua gelirken geri kalır. Demek, ehl-i keşfin muttali olduğu mukadderat mutlak olmadığını, belki bazı şerâitle mukayyet bulunduğunu ve o şerâitin vuku bulmamasıyla o hâdise de vukua gelmiyor.

Evet, Ramazan-ı Şerifte bid’aların ref’ine Ehl-i Sünnet ve Cemaatin ekseriyetle hâlis duası bir şart ve bir sebeb-i mühim idi. Maalesef camilere Ramazan-ı Şerifte bid’alar girdiğinden, duaların kabulüne sed çekip ferec gelmedi.

Nasıl ki, sabık hadisin sırrıyla, sadaka belâyı ref’ eder; ekseriyetin hâlis duası dahi ferec-i umumîyi cezb eder. Kuvve-i cazibe vücuda gelmediğinden, fütuhat da verilmedi.

Emirdağ Lâhikası – I

Altıncı nokta: Yağmursuzluk bir musibettir ve ceza-yı amel bir azaptır. Buna karşı, ağlamakla ve hüzün ve kederle, niyaz ve hazinâne yalvarmakla ve pek ciddî nedamet ve tevbe ve istiğfar ile karşılamak ve sünnet-i seniye dairesinde, bid’alar karışmadan, şeriatin tayin ettiği tarzda dergâh-ı İlâhiyeye iltica etmek ve dua ve o hale mahsus ubudiyetle mukabele etmektir.

Hem böyle umumî musibetler, ekser nâsın hatâsından geldiği cihetle, o insanların ekseri (kısm-ı âzamı) tevbe ve nedamet ve istiğfar etmekle def olur.

Biz Risale-i Nur şakirtleri dünyaya çok ehemmiyet vermediğimizden, dünyaya yalnız Risale-i Nur için baktığımızdan, bu yağmursuzlukta dahi o noktadan bakıyoruz. İşte, Denizli’de mahkemeye verilen cüz’î bir kısım Risale-i Nur, sahiplerine iadesinin aynı zamanında, burada dahi bir kısım zatlar yazmaya başlamaları aynı vaktinde, bu yağmursuzlukta bir derece rahmet yağdı. Fakat Risale-i Nur’un serbestiyeti cüz’î olmasından, rahmet dahi cüz’î kaldı. İnşaallah, yakında benim de risalelerim iade edilecek, tam serbest ve intişarı küllîleşecek ve rahmet dahi tam olacak.

Şualar, On Üçüncü Şuâ

1 رَبَّنَا اَتْمِمْ لَنَا نُورَنَا وَاغْفِرْ لَنَا âyetini şimdi okudum. 2 وَاغْفِرْ لَنَا cümlesi tam tamına bin üç yüz altmış iki eder. Bu senenin aynı tarihine tevafuk eder ve bizi çok istiğfara davet ve emreder ki, nurunuz tamam olsun ve Risale-i Nur noksan kalmasın.

Dipnotlar – Arapça İbareler – Haşiyeler:
1 : “Ey Rabbimiz, nûrumuzu tamamla ve bizi bağışla.” Tahrîm Sûresi, 66:8.
2 : “Bizi bağışla”. Tahrîm Sûresi, 66:8.

Lem’alar, On Altıncı Lem’a

ÜÇÜNCÜ MERAKLI SUAL

Her neyse… Kadîr-i Külli Şey, bir dakikada, bulutlarla dolmuş cevv-i havayı süpürüp temizleyerek semânın berrak yüzünde ziyadar güneşi gösterdiği gibi, bu zulümatlı ve rahmetsiz bulutları da izale edip hakaik-i şeriatı güneş gibi gösterir ve ucuz ve dağdağasız verebilir. Onun rahmetinden bekleriz ki, bize pahalı satmasın. Baştakilerin başlarına akıl ve kalblerine iman versin, yeter. O vakit kendi kendine iş düzelir.

1) Yeni Asya Medya Grup Yönetim Kurulu Üyesi Ali Demir – Musibetlere karşı tavrımız nasıl olmalıdır?

2) Celal Bayar Üniversitesi Öğr. Gör. Durmuş Ali İnci – Kainatın yıkılıp yeniden yapılması: Kıyamet

3) Prof. Dr. İlyas Üzüm – Kıyamet alametleri ve ahirzaman vukuatları

4) Yeni Asya Gazetesi Eğitimci İlahiyatçı Yazar Süleyman Kösmene – Zindan-ı atalete düştüğümüzün sebepleri

5) Yeni Asya Gazetesi Genel Yayın önetmeni Kazım Güleçyüz – Risale-i Nur’da neşriyat

2 Trackbacks / Pingbacks

  1. Risale-i Nur'da neşriyat | EuroNur.tv
  2. Kainatın yıkılıp yeniden yapılması: Kıyamet | EuroNur.tv

Yorum yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir.