Hadiselerin arkasında güzellikler ve intizamlar vardır

Risale-i Nur

Hadiselerin arkasında güzellikler ve intizamlar vardır

Yeni Asya Gazetesi Kocaeli İl Temsilciliği tarafından düzenlenen dersin bu ayki konuğu Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Uzun oldu.

Prof. Dr. Hüseyin Uzun Risale-i Nur Külliyatı’nın muhtelif yerlerinden derlediği “Zahirde çirkin gözüken hadiselerin arkasında güzellikler ve intizamlar vardır” konulu bir ders icra etti.

EuroNur.tv ekranlarından izleyebilirsiniz.

  • Sözler / 18. Söz / 2. Nokta: Hadiselerin perde altında güzellikleri ve intizamları vardır
  • Herhangi bir hadise karşısında insanlar arasında sarf edilen herşeyde bir hayır var anlayışının bir hakikati var mıdır?
  • Bize göre iyi veya kötü gibi görünen hadiselere veya musbietlere veya afetlere nasıl bir bakış açısıyla bakmamız gerekir?
  • Başına gelen musibetten veya afetten dolayı insanın Allah’ı suçlamaya hakkı var mıdır?
  • Kur’an Allah’ın herşeyi en güzel şeklide yarattığını beyan ediyor. O zaman bize göre çirkin, elemli, kederli, ızdıraplı, zahmet verici veya öldürücü felaketleri niçin yaratıyor? Ayetin ifadesiyle bütün bunlar çelişir mi?
  • İnsanın kendi bakış açısına göre Kur’an edebine uygun düşmediğini tevehhüm ederek tenkit ettiği bazı utanç verici tabirlerin Kur’an ayetlerinde zikredilmesinin hikmeti nedir?
  • Sözler / 14. Söz / 14. Sözün Zeyli / 6. Sual: Musibetler neticeleri itibariyle güzeldir
  • Şualar / 2. Şua / 3. Makam / Sualin 1. Şıkkı: Şeytan’ın yaratılması ve neticeleri itibariyle güzeldir
  • İşaratü’l-İ’caz / Fatiha Suresi: Şerler, hayırların mertebelerini göstermek için yaratılmıştır
  • Sözler / 18. Söz / 2. Nokta: Musibetlerin ardında inkişaf vardır
  • Barla Lahikası : Musibetler, dergah-ı ilahiyeye sevk etmek için kader kamçısıdır
  • Sözler / 18. Söz / 2. Nokta: İnsan zahire bakıp çirkinlikle hükmeder
  • Şualar / 15. Şua: Yaratılan herşey neticeleri itibariyle güzeldir
  • Sözler / 18. Söz / 2. Nokta: İnsan mahz-ı edebi şeyleri hilaf-ı edep zanneder

Sözler

On Sekizinci Söz

İKİNCİ NOKTA

اَحْسَنَ كُلَّ شَىْءٍ خَلَقَهُ 1 âyetinin bir sırrını izah eder. Şöyle ki:

Herşeyde, hattâ en çirkin görünen şeylerde, hakikî bir hüsün ciheti vardır. Evet, kâinattaki herşey, her hadise, ya bizzat güzeldir, ona hüsn-ü bizzat denilir; veya neticeleri cihetiyle güzeldir ki, ona hüsn-ü bilgayr denilir. Bir kısım hadiseler var ki, zahiri çirkin, müşevveştir. Fakat o zahirî perde altında gayet parlak güzellikler ve intizamlar var. Ezcümle:

Bahar mevsiminde fırtınalı yağmur, çamurlu toprak perdesi altında, nihayetsiz güzel çiçek ve muntazam nebâtâtın tebessümleri saklanmış.

Dipnotlar – Arapça İbareler – Haşiyeler:
1 : “O [Allah] herşeyi en güzel şekilde yarattı.” Secde Sûresi, 32:7.
HAŞİYE : Hakikaten, ben de bu münazarada Yeni Said nefsini bu derece ilzam ve iskât etmesini çok beğendim ve “Bin bârekâllah” dedim.

*****

Sözler

On Dördüncü Söz

On Dördüncü Sözün Zeyli

Altıncı sual:

Kadîr-i Mutlak, hikmetinin muktezasıyla, zahir esbabı tasarrufatına perde ediyor. Zelzeleyi irade ettiği vakit, bazan da bir madeni harekete emredip ateşlendiriyor.

Kadîr-i Zülcelâlin musahhar bir memuru, belki bir gemisi, bir tayyaresi olan küre-i arzın içinde bulunan ve hikmet ve irade ile iddihar edilen bir bombayı, “Ehl-i gaflet ve tuğyanı uyandırmak için ateşlendir” diye olan emr-i Rabbânîyi unutmak ve tabiata sapmak, hamâkatin en eşneidir.

*****

Şualar

İkinci Şuâ

Üçüncü Makam

Suâlin Birinci Şıkkı

Hattâ şeytanın dahi, mânevî terakkiyat-ı beşeriyenin zembereği olan müsabakaya ve mücahedeye sebep olduğundan, o nev’in icadı dahi hayırdır, o cihette güzeldir. Hem, hattâ kâfir, küfürle bütün kâinatın hukukuna bir tecavüz ve şerefini tahkir ettiğinden, ona cehennem azabı vermek güzeldir.

*****

İşaratü’l-İ’caz

Fatiha Sûresi

S – Cenâb-ı Hak Ganiyy-i Mutlaktır. Âlemde bu kadar dalâletlerin ve pek çirkin fena şeylerin yaratılışında ne hikmet vardır?

C – Kâinatta maksud-u bizzat ve küllî ve şümullü olarak yaratılan, ancak kemaller, hayırlar, hüsünlerdir. Şerler, kubuhlar, noksanlar ise hüsünlerin, hayırların, kemallerin arasında görülmeyecek kadar dağınık ve cüz’iyet kabilinden tebeî olarak yaratılmışlardır ki, hayırların, hüsünlerin, kemallerin mertebelerini, nevilerini, kısımlarını göstermeye vesile olsunlar ve hakaik-i nisbiyenin vücuduna veya zuhuruna bir mukaddeme ve bir vahid-i kıyasî olsunlar.

Meselâ kubuh olmasaydı ve hüsünlerin arasına girmeseydi, hüsnün gayr-ı mütenahi olan mertebeleri tezahür etmezdi.

*****

Sözler

On Sekizinci Söz

İKİNCİ NOKTA

Bahar mevsiminde fırtınalı yağmur, çamurlu toprak perdesi altında, nihayetsiz güzel çiçek ve muntazam nebâtâtın tebessümleri saklanmış.

Ve güz mevsiminin haşin tahribatı, hazin firak perdeleri arkasında, tecelliyât-ı celâliye-i Sübhâniyenin mazharı olan kış hadiselerinin tazyikinden ve tâzibinden muhafaza etmek için, nazdar çiçeklerin dostları olan nazenin hayvancıkları vazife-i hayattan terhis etmekle beraber, o kış perdesi altında nazenin, taze, güzel bir bahara yer ihzar etmektir. Fırtına, zelzele, veba gibi hadiselerin perdeleri altında gizlenen pek çok mânevî çiçeklerin inkişafı vardır.

*****

Barla Lâhikası

Musibetler, dergâh-ı İlâhîye sevk etmek için birer kader kamçısıdır. Her okuduğum bir kelime ve dua da ve münâcât da şuurlu ve şiddetli oluyor. Resmî ve ruhsuz olmuyor.

*****

Sözler

On Sekizinci Söz

İKİNCİ NOKTA

Tohumlar gibi neşvünemasız kalan birçok istidat çekirdekleri, zahiri çirkin görünen hadiseler yüzünden sünbüllenip güzelleşir. Güya umum inkılâplar ve küllî tahavvüller birer mânevî yağmurdur.

Fakat insan, hem zahirperest, hem hodgâm olduğundan, zahire bakıp çirkinlikle hükmeder. Hodgâmlık cihetiyle, yalnız kendine bakan netice ile muhakeme ederek şer olduğuna hükmeder. Halbuki, eşyanın insana ait gayesi bir ise, Sâniinin esmâsına ait binlerdir.

*****

Sözler

Yirmi Dördüncü Söz

Git, fırtınalı bir denizden, zelzeleli bir zeminden sor. “Ne diyorsunuz?” de. Elbette “Yâ Celîl, yâ Celîl, yâ Azîz, yâ Cebbâr“ dediklerini işiteceksin.

*****

Şualar

On Beşinci Şuâ

Eğer denilse; “Bu dünyadaki musibetler, çirkinlikler, şerler, o ihatalı rahmete münâfidir, bulandırıyor.”

Elcevap: Risale-i Kader gibi Nurun risalelerinde bu dehşetli suale tam cevap verilmiş. Onlara havale ile, kısacık bir işareti şudur: Herbir unsurun, herbir nev’in, herbir mevcudun, küllî ve cüz’î müteaddit vazifeleri ve o herbir vazifenin çok neticeleri ve meyveleri var. Ve ekseriyet-i mutlakası, maslahat ve güzel ve hayır ve rahmettirler. Ve az bir kısmı, kàbiliyetsizlere ve yanlış mübaşeret edenlere veya ceza ve terbiyeye müstehak olanlara veya çok hayırları sümbül vermeye vesile olanlara rastgelir; zâhirî, cüz’î bir şer, bir çirkinlik olur, bir merhametsizlik görünür. Eğer o cüz’î şer gelmemek için rahmet tarafından o unsur ve küllî mevcut o vazifesinden men edilse, o vakit bütün hayırlı, güzel sair neticeleri vücut bulmaz. Bir hayrın ademi, şer ve bir güzelliğin bozulması, çirkinlik olması itibarıyla, o neticeler adedince şerler, çirkinlikler, merhametsizlikler husul bulur. Demek birtek şer gelmemek için yüzer şerler, merhametsizlikler irtikâp edilir ki, bütün bütün hikmete, maslahata, rububiyetteki rahmete muhalif düşer.

Meselâ, kar, soğuk, ateş, yağmur gibi nevilerin yüzer hikmetleri, maslahatları içinde bazı dikkatsiz ve ihtiyatsızlar, su-i ihtiyarlarıyla kendileri hakkında şer yapsa, meselâ elini ateşe soksa, “Ateşin hilkatinde rahmet yoktur” dese, ateşin had ve hesaba gelmeyen hayırlı, maslahatlı, merhametli faideleri onu tekzip edip ağzına vurur.

*****

Sözler

On Sekizinci Söz

İKİNCİ NOKTA

Hem insan, hodgâmlık ve zahirperestliğiyle beraber, herşeyi kendine bakan yüzüyle muhakeme ettiğinden, pek çok mahz-ı edebî olan şeyleri hilâf-ı edep zanneder. Meselâ, alet-i tenasül-ü insan, insan nazarında bahsi hacâlet-âverdir. Fakat şu perde-i hacâlet, insana bakan yüzdedir. Yoksa, hilkate, san’ata ve gayât-ı fıtrata bakan yüzler öyle perdelerdir ki, hikmet nazarıyla bakılsa ayn-ı edeptir, hacâlet ona hiç temas etmez.

İşte, menba-ı edep olan Kur’ân-ı Hakîmin bazı tâbirâtı bu yüzler ve perdelere göredir. Nasıl ki, bize görünen çirkin mahlûkların ve hadiselerin zahirî yüzleri altında gayet güzel ve hikmetli san’at ve hilkatine bakan güzel yüzler var ki, Sâniine bakar; ve çok güzel perdeler var ki, hikmetleri saklar; ve pek çok zahirî intizamsızlıklar ve karışıklıklar var ki, pek muntazam bir kitabet-i kudsiyedir.

*****

İlk yorumu siz yazın

Yorum yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir.