Nurlara hizmet günahlara kefaret, belalara ve anarşistliğe sed çeker

Risale-i Nur

Nurlara hizmet günahlara kefaret, belalara ve anarşistliğe sed çeker

Risale-i Nur’dan Dersler köşesinin bu haftaki konuğu Kocaeli’den İsmail Ateş oldu.

Sikke-i Tasdik-i Gaybi isimli eserden “Nurlara hizmet günahlara kefaret, belalara ve anarşistliğe sed çeker” konulu bir ders icra etti.

EuroNur.tv ekranlarından izleyebilirsiniz.

  • Sikke-i Tasdik-i Gaybi şakirtlerin kuvve-i maneviyelerini şevke getiriyor
  • Nurlara hizmet günahlara kefaret, belalara ve anarşistliğe set çeker
  • Risale-i Nur Kur’an’ın malıdır ve tefsiridir
  • Ehl-i imanı dalalet-i mutlakadan kurtarmak için cehennemi kabul ederim

Sikke-i Tasdîk-i Gaybî

Bu Sikke-i Gaybiye’yi mahrem tutardık; yalnız has kardeşlerime mahsustu. Ben vefat ettikten sonra neşredilsin demiştim. Fakat zabıta geldi, adliye hesabına onu sakladığımız yerden çıkardılar. İki sene ellerinde kaldı. Üç mahkeme tetkikinden sonra iade edildi. Bize muhalif gayet nâmahremler dahi beraber okudular. Bizi çok yabanî insanlar gördüler. Bu iki defadır Isparta adliyesinin eline başka risalelerle beraber girmiş, hiçbir itiraz edilmeden geri verilmiş.
Madem umumun nazarına istemediğimiz halde gösterilmiş ve madem Risale-i Nur’un ehemmiyetini ispat edip şakirtlerini şevke getiriyor, kuvve-i mâneviyelerini ziyadeleştiriyor; elbette Medresetü’z-Zehra erkânlarının neşrine karar vermelerine iştirak ederim.

SAİD

Risale-i Nur’dan parlak fıkralar ve bir kısım güzel mektuplar

LEYLE-İ KADİRDE İHTAR EDİLEN
BİR MESELE-İ MÜHİMME

Evvela: Leyle-i Kadirde kalbe gelen pek uzun ve geniş bir hakikate pek kısaca bir işaret edeceğiz. Şöyle ki:
Nev-i beşer, bu son Harb-i Umuminin eşedd-i zulüm ve istibdat ile ve merhametsiz tahribat ile ve bir düşmanın yüzünden yüzer masumu perişan etmesiyle ve mağluplarnı dehşetli meyusiyetleriyle ve. galiplerin dehşetli telaş ve hakimiyetlerini muhafaza ve büyük tahribatlarını tamïr edememelerinden gelen dehşetli vicdan azaplarıyla; ve dünya hayatının bütün bütün fani ve muvakkat olması ve medeniyet fantaziyelerinin aldatıcı ve uyuşturucu olması umuma görünmesiyle; ve fıtrat-ı beşeriyedeki yüksek istidadatın mahiyet-i insaniyesinin umumi bir surette dehşetli yaralanmasıyla; ve ebedperest hissiyat-ı bakiye ve fıtri aşk-ı insaniyenin heyecan içinde uyanmasıyla; ve gaflet ve dalaletin en sert, sağır olan tabiatın Kur’an’ın elmas kılıncı altında parçalanmasıyla; ve gaflet ve dalaletin en boğucu aldatıcı en geniş perdesi olan siyasetin ruy-i zeminde pek çirkin, pek gaddarane hakiki sureti görünmesiyle; elbette ve elbette, hiçbir şüphe yok ki, Şimalde, Garbda, Amerikada emareleri göründüğüne binaen, nev-i beşer, maşuk-u mecazisi olan hayat-ı dünyeviye böyle çirkin ve geçici olmasından, fıtraten beşerin hakiki sevdiği ve aradığı hayat-ı bakiyeyi bütün kuvvetiyle arayacak. Ve elbette, hiç şüphe yok ki, bin üç yüz altmış senede her asırda üç yüz elli milyon şakirdi bulunan ve her hükmüne ve davasına milyonlar ehl-i hakikat tasdik ile imza basan ve her dakikada milyonlar hafızlann kalbinde kudsiyet ile bulunup lisanlarıyla beşere ders veren ve hiçbir kitapta emsali bulunmayan bir tarzda beşer için hayat-ı bakiyeyi ve saadet-i ebediyeyi müjde verip bütün beşerin yaralarını tedavi eden Kuran-ı Mucizül- Beyanın şiddetli, kuvvetli ve tekrarlı binler ayatıyla, belki sarihan ve işareten on binler defa dava edip, haber verip, sarsılmaz kati delillerle, şüphe getinnez hadsiz hüccetlerle hayat-ı bakiyeyi katiyetle müjde ve saadet-i ebediyeyi ders vermesi; elbette, nev-i beşer bütün bütün aklını kaybetmezse ve maddi ve manevi bir kıyamet başlarında kopmazsa, İsveç, Norveç, Finlandiya ve İngilterenin Kuranın kabulüne çalışan meşhur hatipleri ve Din-i Hakkı arayan Amerikanın çok ehemmiyetli cemiyeti gibi, ruy-i zeminin kıtaları ve hükumetleri, Kuran-ı Mucizü1-Beyanı arayacaklar ve hakikatlerini anladıktan sonra bütüiı ruh u canlarıyla sarılacaklar. Çünkü, bu hakikat noktasında katiyen Kuranın misli yoktur ve olmaz ve hiçbir şey bu mucize-i ekberin yerini tutamaz.
Saniyen: Madem Risale-i Nur o mucize-i kübranın elinde bir elmas kılınç hükmünde hizmetini göstermiş ve en muannid düşmanları teslime mecbur etmiş; hem kalbi, hem ruhu, hatta hissiyatı tam tenvir edecek ve ilaçlannı verecek bir tarzda hazine-i Kuraniyenin dellallığını yapan ve ondan başka mehaz ve mercü olmayan bir mucize-i maneviyesi bulunan Risale-i Nur o vazifeyi yapıyor ve aleyhinde dehşetli propagandalara ve gayet muannid zındıklara tam galebe çalmış ve dalaletin en sert ve kuvvetli kalası olan tabiatı, Tabiat Risalesiyle parça parça etmiş ve gafletin en kalın ve boğucu ve geniş daire-i afakında ve fennin en geniş perdelerinde Asa-yı Musadaki Meyvenin Altıncı Meselesi ve Birinci, İkinci, Üçüncü ve Sekizinci Hüccetleriyle gayet parlak bir tarzda gafleti dağıtıp nur-u Tevhidi göstermiş; elbette bizlere lazım ve millete elzem, şimdi resmen izin verilen din tedrisatı için hususi dershaneler açılmış, izin verilmesine binaen Nur Şakirdleri mümkün olduğu kadar her yerde küçücük “Dershane-i Nuriye” açmak lazımdır.
Gerçi herkes kendi kendine bir derece istifade eder, fakat herkes herbir meselesini tam anlamaz. Hem iman hakikatlarının izahı olduğu için, hem ilim, HAŞİYE hem mârifet, hem ibadettir. Eski medreselerde beş on seneye mukabil, inşaallah Nur Medreseleri beş on haftada aynı neticeyi temin edecek ve yirmi senedir ediyor. Ve hem, hükûmet ve millet ve vatan, hem hayat-ı dünyeviyesine ve siyasiyesine ve

HAŞİYE Kitabın birinci ve yedinci kısımlarını okuduktan sonra.

uhreviyesine pek çok faydası bulunan bu Kur’ân lemeatlarına ve dellâlı bulunan Risale-i Nur’a değil ilişmek, tamamıyla terviç ve neşrine çalışmaları elzemdir ki, geçen dehşetli günahlara kefaret ve gelecek müthiş belâlara ve anarşistliğe bir sed olabilsin.
Salisen: Bu Ramazan-ı Şerifte Kur’ân’ı zevk ve şevk ile okumak, benim çok ihtiyacım vardı. Halbuki elemli hastalık, maddî-mânevî sıkıntılar, yorgunluk ve meşgalelerin tesiriyle telâş ettim. Birden Hüsrev’in şirin kalemiyle mu’cizatlı yazılan mu’cizatlı cüzler ve Hâfız Ali ve Tâhirî’ye pek çok sevap kazandıran parlak ve kerametli “Hizbü’l-Ekber-i Kur’âniye”yi birbiri arkasından okumaya başlarken öyle bir zevk ve şevk verdi ki, bütün o yorgunlukları hiçe indirdi. Hiçbir vesveseye meydan vermeyerek, pek parlak bir surette ders-i Kur’âniyeyi onlardan dinlerken bütün rûh u canımla arzu ettim ve kasd-ı azmettim ki, mümkün olduğu deredece aynı “Hizbü’l-Ekber-i Kur’âniye” gibi fotoğrafla mu’cizatlı Kur’ânımızı tab edeceğiz, inşaallah.

Kardeşiniz
Said Nursî

RİSALE-İ NURUN MAKBULİYETİNE İMZA BASAN VE GAYBİ İŞARETLERLE ONDAN HABER VEREN SEKİZ PARÇADAN BİRİNCİ PARÇADIR.

Aynı meseleye bu birinci risalede yirmi dokuz işaret var. Sair parçalarla beraber bine yakın işaretler, remizler, imalar, emareler; aynı meseleye, aynı davaya ittifakla bakmaları, sarahat derecesindedir. Vahdet-i mesele cihetiyle, o emareler birbirine kuvvet verir, teyid eder. O sekizden üç tanesi, İmam-ı Alinin (r.a.) üç keramet-i gaybiyesiyle Risale-i Nurdan haber vermiş. Bu sekiz parçayı Ankara ehl-i vukufu tetkik etmiş, itiraz etmemişler. Yalnız demişler: “Bu yazılmamalı idi. Keramet sahibi kerametini yazamaz.” Ben de onlara cevap verdim ki: “Bu benim değil, Risale-i Nur’un kerametidir. Risale-i Nur ise, Kur’an’ın malıdır ve tefsiridir” dedim. Onlar sustular. Demek kabul ettiler.

Bu hizmete, yani ehl-i imanı dalalet-i mutlakadan kurtarmaya, lüzum olsa, dünyevi hayat gibi, uhrevi hayatımı da feda etmek bir saaddet bilirim. Binler dostlanm ve kardeşlerimin Cennete girmeleri için, Cehennemi kabul ederim.

Said Nursi

İlk yorumu siz yazın

Yorum yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir.