Lâkaydane ve ihmalkarane müsbet iş görülmez

Risale-i Nur

Lâkaydane ve ihmalkarane müsbet iş görülmez

Risale-i Nur’dan Dersler bölümünün konuğu Mehmet Pekel oldu.

Mehmet Pekel; Risale-i Nur Külliyatı Lemalar ve Tarihçe-i Hayat isimli eserlerden Bediüzzaman Said Nursi’nin Ankara’ya gelişinin 100. Yılı münasebetiyle “Lakaydane ve ihmalkarane müsbet iş görülmez” konulu eden bir ders yaptı.

EuroNur.tv ekranlarından izleyebilirsiniz.

  • Lemalar / 26. Lema / 7. Rica: Ankara’daki ehl-i dünya beni Ankara’ya istediler
  • Tarihçe-i Hayat: Lakaydane ve ihmalkarane müsbet iş görülmez

Lem’alar

Yirmi Altıncı Lem’a

YEDİNCİ RİCA

Bir zaman, ihtiyarlığın başlangıcında, Eski Said’in gülmeleri Yeni Said’in ağlamalarına inkılâp ettiği hengâmda, Ankara’daki ehl-i dünya beni Eski Said zannedip oraya istediler, gittim. Güz mevsiminin âhirlerinde Ankara’nın benden çok ziyade ihtiyarlanmış, yıpranmış, eskimiş kal’asının başına çıktım. O kale, tahaccür etmiş hâdisât-ı tarihiye suretinde bana göründü.

Senenin ihtiyarlık mevsimiyle benim ihtiyarlığım, kalenin ihtiyarlığı, beşerin ihtiyarlığı, şanlı Osmanlı Devletinin ihtiyarlığı ve Hilâfet Saltanatının vefatı ve dünyanın ihtiyarlığı, bana gayet hazîn ve rikkatli ve firkatli bir hâlet içinde, o yüksek kal’ada geçmiş zamanın derelerine ve gelecek zamanın dağlarına baktırdı ve baktım. Birbiri içinde beni ihata eden dört beş ihtiyarlık karanlıkları içinde, Ankara’da en kara bir hâlet-i ruhiye hissettiğimden, HAŞİYE bir nur, bir teselli, bir rica aradım.

Dipnotlar – Arapça İbareler – Haşiyeler:
HAŞİYE : O zaman bu hâlet-i ruhiye Fârisî bir münâcat suretinde kalbe geldi, yazdım. Ankara’da Hubab risalesinde tab edilmiştir.

*****

Tarihçe-i Hayat

İlk Hayatı

İstanbul’daki bu çok ehemmiyetli ve muvaffakiyetli hizmetinden Türk milletine pek ziyade menfaatler husule geldiğini müşahede eden Ankara hükûmeti, Bediüzzaman’ın kıymet ve ehemmiyetini takdir ederek Ankara’ya davet ederler. M. Kemal Paşa, şifreyle davet etmişse de, cevaben, “Ben, tehlikeli yerde mücahede etmek istiyorum. Siper arkasında mücahede etmek hoşuma gitmiyor. Anadolu’dan ziyade burayı daha tehlikeli görüyorum” demiştir.

Üç defa şifreyle davet ediliyor. Eski Van Valisi, dostu meb’us Tahsin Bey vasıtasıyla davet edildiği için, nihayet karar verir ve Ankara’ya gelir. Ankara’da alkışlarla karşılanır. Fakat ümit ettiği muhiti bulamaz. Kendisi, Hacı Bayram civarında ikamet eder. Meclis-i Meb’usanda dine karşı gördüğü lâkaytlık ve garplılaşmak bahanesi altında Türk milletinin kudsî mefahir-i tarihiyesi olan şeair-i İslâmiyeden bir soğukluk gördüğü için, meb’usların ibadete, bilhassa namaza müdavim olmalarının lüzum ve ehemmiyetine dair bir beyanname neşreder ve meb’uslara dağıtır. Kâzım Karabekir Paşa da M. Kemal’e okur…

Ey mücahidîn-i İslâm! Ey ehl-ül halli ve-l akd! Bu fakirin bir mes’elede on sözünü, birkaç nasihatını dinlemenizi rica ediyorum.

Evvelâ: Şu muzafferiyetteki hârikulâde nimet-i İlahiye bir şükran ister ki devam etsin, ziyade olsun. Yoksa, nimet şükrü görmezse gider. Madem ki Kur’an’ı, Allah’ın tevfikiyle düşmanın hücumundan kurtardınız; Kur’anın en sarih ve en kat’î emri olan (salât) gibi feraizi imtisal etmeniz lâzımdır. Tâ onun feyzi böyle hârika suretinde üstünüzde tevalî ve devam etsin.

Sâniyen: Âlem-i İslâmı mesrur ettiniz, muhabbet ve teveccühünü kazandınız. Lakin o teveccüh ve muhabbetin idamesi, şeair-i İslâmiyeyi iltizam ile olur. Zira Müslümanlar İslâmiyet hesabına sizi severler.

Sâlisen: Bu âlemde evliyaullah hükmünde olan gazi ve şühedalara kumandanlık ettiniz. Kur’an’ın evamir-i kat’iyesine imtisal etmekle, öteki âlemde de o nuranî göruha refik olmağa çalışmak, sizin gibi âlî-himmetlilerin şe’nidir. Yoksa, burada kumandan iken, orada bir neferden istimdad-ı nur etmeğe muztar kalacaksınız. Bu dünya-yı deniyye, şan ü şerefiyle öyle bir meta’ değil ki, sizin gibi insanları işba’ etsin, tatmin etsin ve maksud-u bizzat olsun.

Sâminen: Zaaf-ı dine sebeb olan Avrupa medeniyet-i sefihanesi yırtılmağa yüz tuttuğu bir zamanda ve medeniyet-i Kur’anın zuhûra yakın geldiği bir anda, lâkaydane ve ihmalkârane müsbet bir iş görülmez. Menfice, tahribkârane iş ise, bu kadar rahnelere maruz kalan İslâm zaten muhtaç değildir.

İlk yorumu siz yazın

Yorum yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir.