İslam Uleması’nın aralarındaki ihtilafın sebebi nedir?

Risale-i Nur

İslam Uleması’nın aralarındaki ihtilafın sebebi nedir?

Risale-i Nur’dan Dersler bölümünün bu haftaki konuğu Mehmet Pekel oldu.

Mehmet Pekel; Risale-i Nur Külliyatı Münazarat isimli eserden “İslam Uleması’nın aralarındaki ihtilafın sebebi nedir? “konulu bir ders yaptı.

EuroNur.tv ekranlarından izleyebilirsiniz.

  • Kavlin sahibi ihmal edip mutlak bıraktı
  • İstidad kavli kendi emrine müsahhar eder

Münazarat

S- Âlem-i İslâm ülemasının ortalarındaki müdhiş ihtilafata ne dersin? Re’yin nedir?

C- Ben âlem-i İslâmiyete gayr-ı muntazam veya intizamı bozulmuş bir meclis-i meb’usan ve bir encümen-i şûra nazarıyla bakıyorum. Şeriattan işitiyoruz ki; re’y-i cumhur budur, fetva bunun üzerinedir. İşte şu, bu meclisteki re’y-i ekseriyetin naziresidir. Re’y-i cumhurdan maada olan akval, eğer hakikat ve mağzdan hâlî ve boş olmazsa istidadatın re’ylerine bırakılır. Tâ herbir istidad terbiyesine münasib gördüğünü intihab etsin. Lâkin burada iki nokta-i mühimme vardır:

Birincisi:

Şu istidadın meyelanı ile intihab olunan ve bir derece hakikatı tazammun eden ve ekalliyette kalan kavl, nefs-ül emirde mukayyed ve o istidad ile mahsus olduğu halde, sahibi ihmal edip mutlak bıraktı. Etbaı iltizam edip tamim etti. Mukallidi taassub edip, o kavlin hıfzı için muhaliflerin hedmine çalıştılar. Şu noktadan müsademe, müşagabe, cerh ve red, o derece meydan aldı ki, ayakları altından çıkan toz ve ağızlarından feveran eden duman ve lisanlarından püsküren berkler, şimşekli ve bazan rahmetli bir bulut, şems-i İslâmiyetin tecellisine bir hicab teşkil etmiştir. Lâkin ziya-yı şemsten tefeyyüz etmesine istidad bahşeden rahmetli bulut derecesinde kalmadı. Yağmuru vermediği gibi, ziyayı dahi men’etmektedir.

İkincisi:

Ekalliyette kalan kavl, eğer içindeki hakikat ve mağz, onu intihab eden istidadlardaki heves ve heva ve mevrus âyineye ve mizacına galebe çalmazsa, o kavl bir hatar-ı azîmde kalır. Zira istidad onunla insibağ edip onun muktezasına inkılab etmek lâzım iken; o, onu kendine çevirir ve telkîh eder, kendi emrine müsahhar eder. İşte şu noktada hüda hevaya tahavvül ve mezheb dahi mizacdan teşerrüb eder. Arı su içer bal akıtır, yılan su içer zehir döker.

İlk yorumu siz yazın

Yorum yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir.