Hayatını Risale-i Nur Hizmeti’ne feda edenler

Risale-i Nur

Hayatını Risale-i Nur Hizmeti’ne feda edenler

Geçtiğimiz hafta Yeni Asya Gazetesi Kocaeli İl Temsilciliği tarafından tertip edilen okuma programına Yeni Asya Gazetesi Araştırmacı Tarihçi Yazar M. Latif Salihoğlu davet edildi.

Programa misafir olarak katılan Yeni Asya Gazetesi Araştırmacı Tarihçi Yazar M. Latif Salihoğlu Risale-i Nur Külliyatı Şualar ve Emirdağ Lahikası isimli eserlerden “Hayatını Risale-i Nur Hizmeti’ne feda edenler” konulu bir ders yaptı.

EuroNur.tv ekranlarından izleyebilirsiniz.

  • Şualar / 13. Şua: Aziz kardeşim Hafız Ali, benim bir parça rahatsızlığımı aldın
  • Şualar / 13. Şua: Hasan Feyzi Efendi
  • Tahiri’nin Kızı Hicret’in hicreti
  • Şualar / 13. Şua: Merhum Hafız Ali’yi unutamıyorum
  • Emirdağ Lahikası – I: Hasan Feyzi Efendi
  • Emirdağ Lahikası – I: Nurcular’ın duası yeter
  • Binbaşı Asım – İstikamet şehidi
  • En büyük cihad nefisle yapılan cihaddır

Şualar

On Üçüncü Şuâ

Aziz kardeşim Hâfız Ali; Hastalığına merak etme. Cenâb-ı Hak şifa versin. Âmin. Hapiste herbir saat ibadet on iki saat ibadet yerinde bulunmasından, çok kârlısın. İlâç istersen, bir kısım dermanlar bende var, sana göndereyim. Zaten ortalıkta bir hafif hastalık var. Ben mahkemeye gittiğim gün, herhalde hasta oluyorum. Belki sen bana yardım etmek için, eski zamanda birbirinin bedeline hasta olması ve ölmesi gibi harika fedakârlık gösteren zâtlar gibi, benim bir parça rahatsızlığımı aldın.

*****

Şualar

On Üçüncü Şuâ

Aziz, sıddık kardeşlerim; Ben merhum Hâfız Ali’yi unutamıyorum. Onun acısı beni çok sarsıyor. Eski zamanlarda bazen böyle fedakâr zâtlar, kendi dostu yerine ölüyorlardı. Zannederim, o merhum benim yerimde gitti. Onun fevkalâde hizmetini eğer sizler gibi o sistemde zâtlar yapmasaydı Kur’ân’a, İslâmiyete büyük bir zâyiat olurdu. Ben, onun vârisleri olan sizleri tahattur ettikçe, o acı gidiyor, bir inşirah geliyor. Medar-ı hayrettir ki, ben şimdi onun mânevî, belki maddî hayatıyla âlem-i berzaha gitmesi cihetiyle, o âleme gitmek için bende bir iştiyak zuhur etti ve ruhuma başka bir perde açıldı.

Nasıl ki buradan Isparta’daki kardeşlerimize selâm gönderip muarefe, muhabere ile sohbet ediyoruz. Aynen öyle de, Hâfız Ali’nin tavattun ettiği âlem-i berzah, nazarımda Isparta, Kastamonu gibi olmuş. Hattâ bu gece, mesmuatıma göre, buradan birisi oraya gönderilmiş. On defadan ziyade teessüf ettim. “Niçin Hâfız Ali’ye onunla selâm göndermedim?” Sonra ihtar edildi ki, selâm göndermek için vasıtalara ihtiyaç yok; kuvvetli rabıtası telefon gibidir. Hem o gelir, alır. O büyük şehid Denizli’yi bana sevdiriyor; daha buradan gitmek istemiyorum. O ve Mehmed Zühtü ve Hâfız Mehmed, hayatlarında gördükleri vazife-i imaniye ve Nuriyeye devam ediyorlar. Onlar pek yakından temâşâ ediyorlar, belki de yardım ediyorlar. Evliya-yı azîmenin dairesinde kıymetli hizmet noktasında mevki almalarından, ben de o ikisinin Hâfız Mehmed’le beraber isimlerini silsilemde aktabların isimleri yanında yâd edip hediyelerimi bağışlıyorum.

*****

Emirdağ Lâhikası – I

Salisen: Denizli’nin bir mânevî kahramanı merhum Hasan Feyzi’nin (r.h.) Isparta kahramanı merhum Hafız Ali’nin (r.h.) yanına gitmesi gerçi bizi çok müteessir ediyor; fakat onun gayet has bir talebesi ve Nur’un hâlis bir şakirdi Sıddık Muharrem’in dediği gibi deriz:

O, bir cihette, ölmemiş; belki vazifesini acele bitirmiş, âlem-i berzaha istirahat için gitmiş, terhis edilmiş. Hafız Ali ile beraber, mânen, şefaatleriyle ve bıraktıkları tesirli Nur hakkındaki eserleriyle yardım ediyorlar, yine mânen Nura çalışıyorlar. Elbette mânevî şehid hükmünde olmalarından, Meyve’nin On Birinci Meselesindeki ilm-i nahiv talebesinin kendini medresede bildiği gibi, Hafız Ali ile Nur hakikatlerinin müzakeresi ve vefat eden Nurcuların dairesinde meşgul olmalarını, merhamet-i İlâhiyeden kuvvetle ümitvârız. İnşaallah, Cenâb-ı Hak, onun vazifesini dünyada gördürecek, Nur dairesinde çok Hasan Feyzi’leri yetiştirecek. HAŞİYE-2

Yalnız o mübarek kardeşimiz, benim gibi resmî ilaçlardan çekinmediği için bir sehivdir. Ben ondan ziyade ıztırapta iken, “Nurcuların duası yeter” diye maddî ilâçları aramadım ve hastalık hakkında kimsenin fikrini alıp evham etmedim. O merhum kardeşimiz, bu noktada bana muvafakate muvaffak olamamış. Nurlar hakkında parlak fıkralarında, bu biçare kardeşine kendini kurban etmeye söz verdiğinden ve Nur vazifesini acele yapmasıyla istirahat âlemine gitti. Ben, hem onun akrabasını, hem Muharrem gibi kıymetli, ciddî talebelerini ve Denizli ve civarı Nurcularını tekrar tâziye edip, bizler gibi onlar da o merhumu hasenatlarına hissedar ederek hasenat cihetinde ölmemiş gibi, defter i hasenatına haseneler yazdırsınlar diyerek umum onlara binler selâm ve ona binler rahmet deriz.

Dipnotlar – Arapça İbareler – Haşiyeler:
HAŞİYE-2 :
Bu merhum kardeşimizin Nura ait müteaddit vazifelerini tamamen görecek ve şakirtlerin tensibiyle ve meşveretiyle intihap edilecek bir yeni kahraman bulununcaya kadar o vazifeleri taksimü’l-a’mâl suretinde herbir şakirt bir vazifesini yapmaya başlasın. Demirbaş Ali Osman, bu vazife Isparta’da sana düştü. Hem oradaki kardeşlerin meşveretiyle, onun yeri boş kalmamak için Nurla onun gibi çok alâkadar birisi, şimdilik Denizli Hüsrev’i vaziyetini alsın. Ona hediye ettiğim takkeyi muhafaza etsin, tâ hakikî sahip çıkasıya kadar.

1) Hüsn-ü hizmete mükafat, kusur edenlere tokat – M. Latif Salihoğlu

2) İblis’in ilkaatına karşı Kur’an feyzinden 3 nükte – M. Latif Salihoğlu

3) Hizmetimizdeki kardeşlik düsturlarımız ve ölçüleri – M. Latif Salihoğlu

4) Hayatını Risale-i Nur Hizmeti’ne feda edenler – M. Latif Salihoğlu

5) Nurlar’dan saçılan hali kendime vazife addettim – M. Latif Salihoğlu

6) Tasavvuf ve Hakaik-i İslamiye nasıl bir gıdadır? – M. Latif Salihoğlu

İlk yorumu siz yazın

Yorum yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir.