Ehl-i İslam’ın safderunluğunun sonuçları

Risale-i Nur

Ehl-i İslam’ın safderunluğunun sonuçları

Yeni Asya Gazetesi Kocaeli İl Temsilciliği tarafından düzenlenen dersin bu ayki konuğu Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Uzun oldu.

Prof. Dr. Hüseyin Uzun Risale-i Nur Külliyatı’nın muhtelif yerlerinden derlediği “Ehl-i İslam’ın safderunluğunun sonuçları” konulu bir ders icra etti.

EuroNur.tv ekranlarından izleyebilirsiniz.

  • Tulûat: Zulmün şedid bir nev’i
  • Tulûat: Başarılar lidere, başarısızlıklar halka verilir
  • Emirdağ Lahikası – I: Hayrı başa, kusuru cemaate vermek hayrı bire, kusuru binler kusur yapmaktır
  • Kastamonu Lahikası: Bu asırdaki Ehl-i İslam’ın safderunluğunun sonuçları
  • Sözler / 14. Söz / 14. Sözün Zeyli: Nasıl musibet-i ammeye sebebiyet verilir?
  • Sözler / Lemeât: Bazan hayır, şerre vasıta olur

Sünuhat

Tulûât İşârat

Zulmün şedid bir nev’i

Dünyaca havas tanılan insanlardaki meziyet, sebeb-i tevazu ve mahviyet iken, tahakküm ve tekebbüre sebeb olmuştur. Fukara aczi, avamın fakrı, sebeb-i merhamet ve ihsan iken, esarete mahkûmiyetlerine müncer olmuştur.

Bir işde mehasin ve şeref hasıl oldukça, havassa peşkeş edilir; seyyiat olsa, avama taksim edilir.

Meselâ, bir tabur galebe çalsa, şan ü şeref kumandana verilir, taksim edilmez. Mağlub olduğu vakit, seyyie tabura taksim edilir.

*****

Emirdağ Lâhikası – I

Üçüncü madde: Cemaatin hayrını ve ordunun zaferini başa vermek ve o başın kusurunu cemaate isnad etmek ise, binler hayırları birtek hayra indirmek ve bir tek kusuru binler kusur yapmaktır. Çünkü, nasıl bir tabur bir dehşetli düşmanı öldürse, herbir neferi bir gazilik rütbesini alır; ve yalnız binbaşısına verilse, binden bire iner, birtek gazi olur; o binbaşının hatâsıyla zâlimane bir katil yapılsa ve ona verilmeyip tabura verilse, o birtek katil bin cinayet hükmüne geçerek bin neferi mes’ul eder ve cezaya çarpar. Aynen öyle de, meydandaki görünen ehemmiyetli kusurlar onları işleyen ölmüş adama verilmezse, beş yüz, belki bin seneden beri gaziliğini ve hakperestliğini dünyaya gösteren ve ferman-ı şerefini ve Kur’ân bayraktarlığını kılıçlarıyla ve kanlarıyla imzalayan bir orduya havalesiyle o kusurlar binler derece ve erkânları adedince ziyadeleşir, o ordunun pek parlak mazisini dehşetli karartır ve bu asrın ordusunu, geçen asırların aynı orduları önünde mahcup ve mes’ul eder. Ve mevcut şerefler, zaferler tek adama verilse, binler derece küçülür, erkân ve efrad adedince gazilik ve hayırlar birtek hükmüne geçer, söner; daha kusurlara karşı kefâretü’z-zünub olmaz.

*****

Sünuhat

Tulûât İşârat

Meselâ, bir tabur galebe çalsa, şan ü şeref kumandana verilir, taksim edilmez. Mağlub olduğu vakit, seyyie tabura taksim edilir. Meselâ: Bir aşiret namuskârane bir iş etse, “Âferin Hasan Ağa” derler. Fenalık ettikleri vakit, “Tuh ne pis aşiret imiş” diyecekler.

وَ اِذَا تَكُونُ كَر۪يهَةٌ اُدْعٰى لَهَا ٭ وَ اِذَا يُحَاسُ الْحَيْسُ يُدْعٰى جُنْدُبْ 1

HAŞİYE-1

kavl-i meşhuru, şu acib zulmün tercümanıdır.

Dipnotlar – Arapça İbareler – Haşiyeler:
1 : Musibet geldikçe bana bağırıyorlar. Tatlı yendikçe Cündüp çağrılıyor.
HAŞİYE-1 : {(*): Musibet geldikçe bana bağırıyorlar, tatlı yendikçe Cündüb çağrılıyor.

Hem de şu içtimaî sistemdeki damar-ı zulmün bir mecrası da şudur: Yüksek tabakada birinin öldürülmesiyle, çok seneler matem tutulur. Halbuki onun cinayetiyle tabaka-i avamda yüzer, belki binler kişi telef olsa, bir-iki günde unutulur. Şu ise adalet-i Kur’aniyeye zıddır. Bir şah, bir gedayı öldürse; şeriat kısâsa hükmeder, ikisini bir görür.

*****

Kastamonu Lâhikası

Bu asrın acip bir hassasıdır.HAŞİYE Bu asırdaki ehl-i İslâmın fevkalâde safderunluğu ve dehşetli cânileri de âlicenâbâne affetmesi; ve bir tek haseneyi, binler seyyiatı işleyen ve binler mânevî ve maddî hukuk-u ibâdı mahveden adamdan görse, ona bir nevi taraftar çıkmasıdır. Bu suretle, ekall-i kalîl olan ehl-i dalâlet ve tuğyan, safdil taraftarla ekseriyet teşkil ederek, ekseriyetin hatâsına terettüp eden musibet-i âmmenin devamına ve idamesine, belki teşdidine kader-i İlâhiyeye fetva verirler; “Biz buna müstehakız” derler.

Hem âlicenâbâne affetmek ise, yalnız kendine karşı cinayetini affedebilir. Kendi hakkından vazgeçse hakkı var; yoksa başkalarının hukukunu çiğneyen cânilere afüvkârâne bakmaya hakkı yoktur, zulme şerik olur.

*****

Sözler

On Dördüncü Söz

On Dördüncü Sözün Zeyli

Umumî musibet, ekseriyetin hatasından ileri gelmesi cihetiyle, ekser nâsın o zalim eşhâsın harekâtına fiilen veya iltizamen veya iltihaken taraftar olmasıyla mânen iştirak eder, musibet-i âmmeye sebebiyet verir.

*****

Sözler

Lemeât

Bazan hayır, şerre vasıta olur

Havastaki meziyet, filhakika sebeptir tevazu, mahviyete; olmuş maatteessüf sebeb-i tahakküme, tekebbüre; hem illet. Fakirlerdeki aczi, âmilerdeki fakrı, filhakika sebeptir ihsan ve merhamete.

Lâkin maatteessüf müncer olmuştur şimdi zillet ve esarete. Birşeyde hasıl olan mehâsin ve şerefse, havas ve rüesâya o şey peşkeş edilir. O şeyden neş’et eden seyyiat ve şer ise, efrad ve hem avâma, taksim, tevzi edilir. Aşiret-i galipte hasıl olan şerefse, “Hasan Ağa, aferin!” Hasıl olan şer ise, efrada olur nefrin. Beşerde şerr-i hazin!

*****

İlk yorumu siz yazın

Yorum yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir.