Bediüzzaman’dan tahdis-i nimet numuneleri

Risale-i Nur

Bediüzzaman’dan tahdis-i nimet numuneleri

Geçtiğimiz hafta Yeni Asya Gazetesi Kocaeli İl Temsilciliği tarafından tertip edilen programa Yeni Asya Gazetesi Araştırmacı Tarihçi Yazar M. Latif Salihoğlu davet edildi.

Programa misafir olarak katılan Yeni Asya Gazetesi Araştırmacı Tarihçi Yazar M. Latif Salihoğlu Mektubat isimli eserden, 28. Mektup, 7. Risale olan 7. Mesele’den “Bediüzzaman’dan tahdis-i nimet numuneleri” konulu bir ders yaptı.

EuroNur.tv ekranlarından izleyebilirsiniz.

Mektubat

Yirmi Sekizinci Mektup

Sekizinci Risale olan Sekizinci Mesele

Dipnotlar – Arapça İbareler – Haşiyeler:
HAŞİYE : Tevafukat ise, ittifaka işarettir. İttifak ise, ittihada emâredir, vahdete alâmettir. Vahdet ise, tevhidi gösterir. Tevhid ise, Kur’ân’ın dört esasından en büyük esasıdır.

İşârât-ı gaybiye, ne kadar gizli ve zayıf da olsa, hizmetin makbuliyetine ve meselelerin hakkaniyetine delâlet ettiği için, bence çok ehemmiyetlidir ve çok kuvvetlidir.

Hem gururumu kırar ve sırf bir tercüman olduğumu kat’iyen bana gösterdi. Hem hiç medar-ı iftihar benim için birşey bırakmıyor; yalnız medar-ı şükran olan şeyleri gösteriyor.

Hem madem Kur’ân’a aittir ve i’câz-ı Kur’ân hesabına geçiyor ve kat’iyen cüz-ü ihtiyarîmiz karışmıyor ve hizmette tembellik edenleri teşvik ediyor ve risalenin hak olduğuna kanaat veriyor ve bizlere bir nevi ikram-ı İlâhîdir ve izharı tahdis-i nimettir ve aklı gözüne inmiş mütemerridleri iskât ediyor; elbette izharı lâzımdır, inşaallah zararsızdır.

*****

Mektubat

Yirmi Sekizinci Mektup

Yedinci Risale olan Yedinci Mesele

Eski Harb-i Umumîden evvel ve evâilinde, bir vakıa-i sadıkada görüyorum ki, Ararat Dağı denilen meşhur Ağrı Dağının altındayım. Birden o dağ müthiş infilâk etti. Dağlar gibi parçaları dünyanın her tarafına dağıttı. O dehşet içinde baktım ki, merhum validem yanımdadır. Dedim: “Ana, korkma. Cenâb-ı Hakkın emridir; O Rahîmdir ve Hakîmdir.”

Birden, o halette iken, baktım ki, mühim bir zât bana âmirâne diyor ki: “İ’câz-ı Kur’ân’ı beyan et.”

Uyandım, anladım ki, bir büyük infilâk olacak. O infilâk ve inkılâptan sonra, Kur’ân etrafındaki surlar kırılacak. Doğrudan doğruya Kur’ân kendi kendini müdafaa edecek. Ve Kur’ân’a hücum edilecek; i’câzı onun çelik bir zırhı olacak. Ve şu i’câzın bir nev’ini şu zamanda izharına, haddimin fevkinde olarak, benim gibi bir adam namzet olacak. Ve namzet olduğumu anladım.

Madem i’câz-ı Kur’ân’ı bir derece beyan, Sözlerle oldu. Elbette, o i’câzın hesabına geçen ve onun reşehâtı ve berekâtı nev’inden olan hizmetimizdeki inâyâtı izhar etmek, i’câza yardımdır ve izhar etmek gerektir.

İlk yorumu siz yazın

Yorum yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir.