Başarı halka, başarısızlık lidere verilir

 

Konu: EuroNur.tv’de Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Uzun ile Risale-i Nur Külliyatı’ndan Tuluat ve Emirdağ Lahikası’ndan Başarı halka, başarısızlık lidere verilir konusunu ele aldık.

Risale-i Nur Külliyatı, Tulûât

Zulmün şedit bir nev’i

Dünyaca havas tanılan insanlardaki meziyet, sebeb-i tevazu ve mahviyet iken, tahakküm ve tekebbüre sebep olmuştur. Fukara aczi, avamın fakrı, sebeb-i merhamet ve ihsan iken, esarete, mahkûmiyetlerine müncer olmuştur.

Bir işte mehâsin ve şeref hasıl oldukça, havassa peşkeş edilir, seyyiat olsa, avama taksim edilir.

Mesela, bir tabur galebe çalsa, şan ve şeref kumandana verilir, taksim edilmez. Mağlûp olduğu vakit, seyyie tabura taksim edilir. Meselâ bir aşiret namuskârane bir iş etse, “Aferin Hasan Ağa” derler. Fenalık ettikleri vakit, “Tuh! Ne pis aşiretmiş” diyecekler.

Risale-i Nur Külliyatı, Emirdağ Lâhikası – I

Reisicumhura gönderilen istidanın zeylidir ki, mecbur oldum yazmaya.

Üçüncü madde: Cemaatin hayrını ve ordunun zaferini başa vermek ve o başın kusurunu cemaate isnad etmek ise, binler hayırları birtek hayra indirmek ve bir tek kusuru binler kusur yapmaktır. Çünkü, nasıl bir tabur bir dehşetli düşmanı öldürse, herbir neferi bir gazilik rütbesini alır; ve yalnız binbaşısına verilse, binden bire iner, birtek gazi olur; o binbaşının hatâsıyla zâlimane bir katil yapılsa ve ona verilmeyip tabura verilse, o birtek katil bin cinayet hükmüne geçerek bin neferi mes’ul eder ve cezaya çarpar. Aynen öyle de, meydandaki görünen ehemmiyetli kusurlar onları işleyen ölmüş adama verilmezse, beş yüz, belki bin seneden beri gaziliğini ve hakperestliğini dünyaya gösteren ve ferman-ı şerefini ve Kur’ân bayraktarlığını kılıçlarıyla ve kanlarıyla imzalayan bir orduya havalesiyle o kusurlar binler derece ve erkânları adedince ziyadeleşir, o ordunun pek parlak mazisini dehşetli karartır ve bu asrın ordusunu, geçen asırların aynı orduları önünde mahcup ve mes’ul eder. Ve mevcut şerefler, zaferler tek adama verilse, binler derece küçülür, erkân ve efrad adedince gazilik ve hayırlar birtek hükmüne geçer, söner; daha kusurlara karşı kefâretü’z-zünub olmaz.

Risale-i Nur Külliyatı, Tulûât

Meselâ bir aşiret namuskârane bir iş etse, “Aferin Hasan Ağa” derler. Fenalık ettikleri vakit, “Tuh! Ne pis aşiretmiş” diyecekler.

وَاِذَا تَكُونُ كَرِيهَةٌ اُدْعٰى لَهَا – وَاِذَا يُحَاسُ الْحَيْسُ يُدْعٰى جُنْدُبُ kavl-i meşhuru, şu acip zulmün tercümanıdır. Hem de şu içtimâi sistemdeki damar-ı zulmün bir mecrâsı da şudur: Yüksek tabakadaki birinin öldürülmesiyle, çok seneler matem tutulur. Hâlbuki, onun cinayetiyle tabaka-i avamda yüzer, belki binler kişi telef olsa, bir iki günde unutulur. Şu ise, adalet-i Kur’âniyeye zıttır. Bir şah, bir gedayı öldürse, şeriat kısasa hükmeder, ikisini bir görür.

Dipnotlar – Arapça İbareler – Haşiyeler:
1 : Musibet geldikçe bana bağırıyorlar. Tatlı yendikçe Cündüp çağrılıyor.

  • Mehasin avama, seyyiat havassa
  • Havasta tevazu ve mahviyet yerine tahakküm ve tekebbür hâkim
  • Havasta merhamet ve ihsan yerine, esaret ve mahkûm etme hâkim
  • Şeref halka, kusurlar lidere
  • Mehasin şahsa verilirse, kefâretü’z-zünub olmaz
  • Mehasini avama, seyyiatı havassa vermek, Kur’an adaletidir

İlk yorumu siz yazın

Yorum yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir.