Rüyada bir hitabe – 7

Röportaj

Rüyada bir hitabe – 7

Sunuculuğunu Eğitimci İlahiyatçı Hüseyin Can’ın yaptığı Takvim Yaprağı isimli Röportajlar köşesinin 7. Bölümünde bu haftaki konuğumuz Yeni Asya Gazetesi Eğitimci İlahiyatçı Yazar Süleyman Kösmene oldu.

Sayın Kösmene ile Risale-i Nur Külliyatından Sünuhat isimli eserden Rüyada Bir Hitabe isimli bölümden okumalar yaptık.

EuroNur.tv ekranlarından izleyebilirsiniz.

    • Ümitvar olunuz!
    • Hangi fiiliniz ile kadere fetva verdiniz?
    • Musibet-i amme, ekseriyetin hatasına terettüb eder
    • Salat, savm, zekat
    • Halık teala bizden namaz için bir saat istedi
    • Halık teala nefsimizden bir ay oruç istedi
    • Halık teala ihsan ettiği maldan zekat istedi
    • Mükafat-ı hazıra; Gazilik, şehitlik, mazi günahını sildi
    • Musibetzede mükafat ister

Evet ümitvâr olunuz! şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sadâ İslâm’ın sadâsı olacaktır…

Tekrar biri sordu: “Musibet, cinayetin neticesi, mükâfatın mukaddemesidir. Hangi fiiliniz ile kadere fetva verdirdiniz ki, şu musibetle hükmetti? Musibet-i âmme, ekseriyetin hatasına terettüb eder, hazırda mükâfatınız nedir?

Dedim: Mukaddemesi üç mühim erkân-ı İslâmiye’deki ihmalimizdir. Salât, Savm, Zekât…

Zira, yirmi dört saatten yalnız bir saati beş namaz için Halık Teâlâ bizden istedi, tenbellik ettik. Beş sene, yirmidört saat ta’lim, meşakkat, tahrik ile bir nevi namaz kıldırdı…

Hem senede yalnız bir ay oruç için nefsimizden istedi. Nefsimize acıdık… Keffareten beş sene oruç tutturdu..

Ondan, kırktan yalnız biri; ihsan ettiği maldan zekât istedi. Buhlettik, zulmettik… O da bizden müterâkim zekâtı aldı. Elceza-ü min cinsil amel…

Mükâfat-ı hazıramız ise; fasık, günahkâr bir milletten, humsu olan dört milyonu velâyet derecesine çıkardı. Gâzilik, şehadetlik verdi. Müşterek hatadan neş’et eden müşterek musibet, mazi günahını sildi.

Yine biri dedi: “Bir âmir, hata ile felâkete atmış ise?..”

Dedim: Musibet-zede mükâfat ister. Ya âmir-i hatadarın hasenatı verilecektir.. O ise, hiç hükmünde… Veya hazine-i gayb verecektir.. Hazine-i gaybda, böyle işlerdeki mükâfatı ise, derece-i şehadet ve gazîliktir.

Baktım, meclis istihsan etti. Heyecanımdan uyandım. Terli, el pençe, yatakta oturmuş kendimi buldum. Gece böyle geçti…”(39)

Bu rüya, yahut vakıay-ı ruhâniye; Namık Kemal Bey’in 1890’larda mücadelesini vermekte olduğu hürriyet hakkında gördüğü hayalî bir rü’ya gibi değildir. Belki bu rüya, levh-i ezelînin misal âlemindeki akislerinin parıltıları olarak, İslâm mukadderatını çok düşünüp tefekkür eden ve o günün kesafetli zulmetleri altında bir ışık, bir nur arayan Bediüzzaman Hazretleri’nin ruhaniyyetlerini celbe medar, vakıa mutabık bir manevî ve ruhanî hadisedir. Çünkü hitabenin en sonunda şöyle denilmektedir:

“Baktım meclis istihsan etti, heyecanımdan uyandım. Terli, elpençe, yatakta oturmuş kendimi buldum. Gece böyle geçti.” bu ifade ise, görülen hadisenin basit bir rüya olmadığını, belki ruhen misal âlemine dalışının bir nişanı olduğunu göstermektedir.

1.Bölüm: Rüyada Bir Hitabe

2.Bölüm: Rüyada Bir Hitabe

3.Bölüm: Rüyada Bir Hitabe

4.Bölüm: Rüyada Bir Hitabe

5.Bölüm: Rüyada Bir Hitabe

6.Bölüm: Rüyada Bir Hitabe

7.Bölüm: Rüyada Bir Hitabe

8.Bölüm: Rüyada Bir Hitabe

İlk yorumu siz yazın

Yorum yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir.