Nur Talebeleri hakikat mesleğini nasıl yaşıyorlar?

Nur Talebeleri hakikat mesleğini nasıl yaşıyorlar?

Sunuculuğunu Yeni Asya Gazetesi Yazar Cenk Çalık’ın yaptığı Risale-i Nur’dan Röportajlar köşesinde konuğumuz Yeni Asya Gazetesi Edebiyatçı Yazar İslam Yaşar oldu.

Sayın İslam Yaşar ile 26. Bölüm’de Lemalar, 21. Lema, İhlas Risalesi’nde İhlası kıran sebepler bölümünde “Nur Talebeleri hakikat mesleğini nasıl yaşıyorlar?” konusunu ayrıntılarıyla konuştuk.

  • Hubb-u cahın muhatapları; Nur Talebeleri, cemiyet ve tüm beşeriyet
  • Aşağı, zararlı, süfli şeyler
  • Akıl, kalp ve ruh
  • Nur Talebeleri ve hubb-u cah hastalığı
  • Hubb-u cahın mecraını değiştirebilmek
  • Zaafları azaltıp, meziyetleri çoğaltmak
  • Tarikatlerin meziyetleri zamanla zaaf haline gelebilir
  • Tarikatleri bilmeyenlerin dinden uzaklaşmalarına sebep olacaktır
  • Nur Talebeleri hakikat mesleğini yaşamaları gerekiyor
  • Tarikatteki kemalat ve rekabet bid’a rüzgarlarına dayanamıyor

Lem’alar

Yirmi Birinci Lem’a

İHLÂSI KIRAN İKİNCİ MÂNİ:

Evet, Risale-i Nur şakirtlerinin kalbi, aklı, ruhu böyle aşağı, zararlı, süflî şeylere tenezzül etmez. Fakat herkeste nefs-i emmâre bulunur. Bazı da hissiyat-ı nefsiye damarlara ilişir, bir derece hükmünü kalb, akıl ve ruhun rağmına olarak icra eder.

Sizlerin kalb ve ruh ve aklınızı ittiham etmem. Risale-i Nur’un verdiği tesire binaen itimad ediyorum. Fakat nefis ve hevâ ve his ve vehim bazan aldatıyorlar. Onun için bazan şiddetli ikaz olunuyorsunuz. Bu şiddet, nefis ve hevâ ve his ve vehme bakıyor; ihtiyatlı davranınız.

Evet, eğer mesleğimiz şeyhlik olsaydı, makam bir olurdu veyahut mahdut makamlar bulunurdu. O makama müteaddit istidatlar namzet olurdu. Gıptakârâne bir hodgâmlık olabilirdi.

Fakat mesleğimiz uhuvvettir. Kardeş kardeşe peder olamaz, mürşid vaziyetini takınamaz. Uhuvvetteki makam geniştir; gıptakârâne müzâhameye medar olamaz. Olsa olsa, kardeş kardeşe muavin ve zahîr olur, hizmetini tekmil eder.

Pederâne, mürşidâne mesleklerdeki gıptakârâne hırs-ı sevap ve ulüvv-ü himmet cihetiyle çok zararlı ve hatarlı neticeler vücuda geldiğine delil, ehl-i tarikatin o kadar mühim ve azîm kemâlâtları ve menfaatleri içindeki ihtilâfâtın ve rekabetin verdiği vahîm neticelerdir ki, onların o azîm, kudsî kuvvetleri bid’a rüzgârlarına karşı dayanamıyor.

İlk yorumu siz yazın

Yorum yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir.