Kerametler asrındayız

Kerametler asrındayız

Ankara Maltepe’de Risale-i Nur Hizmetlerine ev sahipliği yapan (33 yıl) Abdülkadir Özkan Eğitim Vakfı’nın yenilenen binasının açılış merasimi çevre illerden gelen misafirlerle yoğun bir katılımla gerçekleşti.

Program; Bilal Sürücü’nün takdimiyle Şerafettin Birol’un Kuran-ı Kerim Tilavetiyle başladı. Ardından Abdülkadir Özkan Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Ali Vapurlu hem açılışı yapılan vakıf binasının hem de Ulus-27’nin hikayesi hususunda kısaca bilgi verdi.

Yeni Asya Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı İzzet Atik Risale-i Nur’un kerametlerine dair Sikke-i Tasdik-i Gaybi isimli eserden bir ders icra etti.

Yeni Asya Gazetesi Yönetim Kurulu Üyesi Hayrettin Huyut açılışı yapılan bina hakkında bazı teknik bilgiler verip dilek ve temennilerde bulundu.

Programa konuk olarak davet edilen Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri’ni gören Son Şahitler’den Hasan Okur Besmele’nin faziletini ifade eden bazı örnekler vererek kapanış duası yaptı.

Sikke-i Tasdik-i Gaybi

Yirmi Sekizinci Lem’anın Birinci Meselesi

Keramet-i Aleviyenin neticesi

Madem Hz. Ali (r.a.) 1 اَنَا مَدِينَةُ الْعِلْمِ وَعَلِىٌّ بَابُهَا hadîsine mazhardır. Hem madem Şah-ı Velayet ünvanını alarak harika kerametleri göstermiştir. Hem madem âhirzamanda gelen hadiselere karşı Kur’ân ve Âl-i Beyt cihetinde herkesten ziyade alâkadardır. Hem madem esrarlı Kaside-i Ercüze’de ve meşhur Kaside-i Celcelûtiye’sinde vâkıat-ı istikbaliyeden haber veriyor. Ve “esrar-ı gaybiyeyi benden sorunuz” diye iddia ederek kısmen dâvâsını ihbarat-ı sadıka-ı gaybiye ile ispat etmiştir. Hem madem o iki kasidesinde takip ettiği en mühim esas ve en büyük ders İsm-i Âzamdır. Ve ism-i Âzam ile meşgul olanlar ile konuşur, teselli ve teşci’ eder. Hem madem o kasideler istikbale baktıkları vakit çok emareler ve işaretler ile, hem mânâları ile, hem cifri hesabıyla şu zamanımızı ve şu zamandaki hadisat-ı acibeye parmak basıyor. Ve aynı hadiseyi mükerreren işaretle gösteriyor. Hem madem Risale-i Nur bu zamanda iman ve Kur’ân hizmetinde Hz. Ali’nin (r.a.) nazarına çarpacak en ehemmiyetli bir hâdisedir. Ve Hz. Ali (r.a.) tesisinde harika ilmiyle ve harikulâde şecaatiyle cihanpesendane hizmet ettiği ve üstünde titrediği hakaik-i imaniye ve Kur’âniyeyi harika bir tarzda kat’i burhanlarıyla ispat eden Risale-i Nur, o kudsi hakikatları güneş gibi göstermiştir. Hem madem Hz. Ali’nin (r.a.) kudsi Üstadından aldığı ve bu ümmete verdiği en mühim dersi ve bu iki kaside-i gaybiyesinin mevzuu ve esası ve ruhu olan Sekine’yi ve İsm-i Âzamı bu zamanda herkesten ziyade kendine vird eden ve on üç seneden beri İsm-i Âzamla beraber binbir esma-i İlâhiye içinde bulunan Cevşenü’l-Kebîr ile ve o esma ile ulûm-u Kur’âniyenin hazinesini açan yüz yirmi risaleyi o esmanın feyzi ile Kur’ân’a tefsir yapan ve yirmi dört saatte yüz yetmiş bir defa Sekine…

Dipnotlar – Arapça İbareler – Haşiyeler:
1 : “Ben ilmin şehriyim, Ali ise onun kapısıdır.” Tirmizî, Menâkıb: 20; el-Hakim, el-Müstedrek, 3:126.

Ve İsm-i Âzam denilen Esma-i Sitte-i Meşhureyi bin üç yüz mükerrer âyetle okuyan ve Âl-i Beytin mânevî ve gayet mühim bir mirası ve bir maden-i feyzi olan Cevşenü’l-Kebîr’i kendine üstad eden ve bidayette her günde bir defa bazan iki-üç defa tamamını okuyan ve talebelerine tavsiye eden adam, Risale-i Nur müellifidir. Hem madem iki kasidenin sarahata yakın altı yerinde ondan haber veriyor.

Hattâ yalnız 1 فَيَا حاَمِلَ اْلاِسْمِ الَّذِى جَلَّ قَدْرُهُ makamında dahi altı satırda altı defa 2 لاَ تَخْشَ ile bu zamanın en müthiş hâdisesi olan Harb-i Umumiyi gösterip o harpte ilimce ve şeriatça ve şahısça korkulara düşen bir şakirdini teşci’ eden bu altı satır bilâistisna on üç cümlesiyle on üç defa aynı şakirdinin başına parmak basıyor. Ve on üç seneden beri İsm-i Âzama devam eden o şakirdin tarih-i hayatının on üç vakıat-ı mühimmesine on üç surette işaret ve umum işaretler birbirine kuvvet verip ittifak ettikleri adam, Risale-i Nur müellifidir. Elbette bu mezkur dokuz hakikat gayet kat’i bir surette netice verir ki Hz. Ali (r.a.) Ercüze ve Celcelûtiye’sinde Risale-i Nur’u alkışlıyor, haber veriyor ve müellifi ile konuşuyor, teselli ediyor. 3 اَلعِلْمُ عِنْدَ اللهِ، وَاللهُ اَعْلَمُ بِالصَّوَابِ HAŞİYE
• • •

Dipnotlar – Arapça İbareler – Haşiyeler:
1 : Ey kadri yüce olan ismin taşıyıcısı!
2 : Korkma!
3 : Gerçek Allah katındadır, ancak O bilir. Doğrusunu en iyi bilen Allah’tır.
HAŞİYE : Bu keramet-i Aleviye ya tafsilatıyla ona gösterilmiş, o da ihbar etmiştir ki, zahir de budur. Veyahut icmali bildirilmiş, tafsilatı bildirilmemiş. Belki intak-ı bil-hak nev’inden Cenâb-ı Hak ona söylettirmiş. O halde ona bir keramet ve Risale-i Nur’a bir ikram-ı İlâhi olarak kelâmında bu ihbar-ı gaybi bulunmuş. Evet keramet iki kısımdır. Elinde zahir olan zât bazen bilir, bazen tafsilen bildirilmez. İkisi de keramettir, belki bildirilmezse daha selametlidir. اَللّٰهُمَّ صَلِّ وَسَلِّمْ عَلٰى مَنْ قَالَ: اَنَا مَدِينَةُ الْعِلْمِ وَعَلِىٌّ بَابُهَا. وَعَلٰى اٰلِهِ وَصَحْبِهِ اَجْمَعِينَ. اٰمِينَ. وَالْحَمْدُ ِللهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ. (Allah’ım, salât ve selâm “Ben ilmin şehriyim. Ali ise onun kapısıdır” diyen zâtın ve onun bütün âl ve ashabının üzerine olsun. Âmin. Bütün hamd, övgü ve senâlar Âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur.)

İlk yorumu siz yazın

Yorum yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir.