Konuk: Ahmet Dursun
Konu: Risale-i Nur Külliyatı’ndan Eski Said Dönemi Eserleri, Makalat, Hakikat; Biz Kalu Bela’dan cemiyet-i Muhammedide dahiliz
TARİHÇE-İ HAYAT
HAKİKAT
Dinî Ceride: 70
26 Şubat 1324
Mart 1909
Biz “kalû bela”dan cemiyet-i Muhammedîde dahiliz; cihetü’i-vahdet-i ittihadımız Tevhiddir, peyman ve yemînimiz îmandır. Madem ki muvahhidiz; müttehidiz. Her bir mü’min, Îla-i Kelimetullah ile mükelleftir; bu zamanda en büyük sebebi, maddeten terakkî etmektir. Zîra, ecnebîler, fünun ve sanayi silahıyla bizi istibdad-ı manevileri altında eziyorlar. Biz de fen ve sanat silahıyla, Îla-i Kelimetullahın en müthiş düşmanı olan cehil ve fakr ve ihtilaf-ı efkara cihad edeceğiz. Amma cihad-ı haricîyi Şeriat-ı Garranın berahin-i katıasının elmas kılınçlarına havale edeceğiz. Zîra, medenilere galebe çalmak ikna iledir; söz anlamayan vahşîler gibi, icbar ile değildir. Biz muhabbet fedaileriyiz; husûmete vaktimiz yoktur.
Meşrûtiyet ki, adalet ve meşveret ve kanunda inhisar-ı kuvvetten ibarettir. On üç asır evvel Şeriat-ı Garra teessüs ettiğinden, ahkamda Avrupa’ya dilencilik etmek, dîn-i İslama büyük bir cinayettir ve şimale müteveccihen namaz kılmak gibidir.
Kuvvet, kanunda olmalı; yoksa istibdat tevzî olunmuş olur. hakim ve amir-i vicdanî olmalı. 0 da, marifet-i tam ve medeniyet-i amm veyahut dîn-i İslam namıyla olmalı; yoksa istibdat daima hükümferma olacaktır.
İttifak hüdadadır, hevada ve heveste değil. İnsanlar hür oldular, amma yine abdullahtırlar. Herşey hür oldu. Başkasının kusuru, insanın kusuruna senet ve özür olamaz. Yeis manî-i her-kemaldir. “Neme lazım, başkası düşünsün”, istibdadın yadigarıdır.
İlk yorumu siz yazın