Rüyada bir hitabe – 5

Röportaj

Rüyada bir hitabe – 5

Sunuculuğunu Eğitimci İlahiyatçı Hüseyin Can’ın yaptığı Takvim Yaprağı isimli Röportajlar köşesinin 5. Bölümünde bu haftaki konuğumuz Yeni Asya Gazetesi Eğitimci İlahiyatçı Yazar Süleyman Kösmene oldu.

Sayın Kösmene ile Risale-i Nur Külliyatından Sünuhat isimli eserden Rüyada Bir Hitabe isimli bölümden okumalar yaptık.

EuroNur.tv ekranlarından izleyebilirsiniz.

  • Kurun-u ulanın vahşetini bu medeniyet bir defada kustu
  • Alem-i İslam’ın medeniyete karşı tereddüdü cay-ı dikkattir
  • Şeriattaki hidayet, Roma Felsefesi ile aşılamaz
  • Roma ve Yunan Medeniyeti şimdi başka şekillerde yaşıyorlar
  • Şeriat-ı Garra’daki medeniyet nasıldır?
  • Medeniyet-i hazıranın inkışa’ından inkişaf etmek
  • Nokta-i istinad: Hak, adalet, tevazun
  • Hedefde; Fazilet, muhabbet, tecazüb
  • Cihet-ul vahdet; Rabıta-ı din, vatan, sınıf, uhuvvet, müsalemet, tedafu
  • Düstur-ı teavün, ittihad, tesanüd
  • Hüda, terakki ve tekamül
  • Hevayı tahdid eder
  • Ruhun hissiyat-ı ulviyesini tatmin eder
  • Mağlubiyetle; Mazlumların ve cumhurun cereyanına takıldık

Sünuhat

Kurûn-u Ûlanın mecmu-u vahşetini bu medeniyet bir defada kustu. Âlem-i İslâm’ın şu medeniyete karşı istinkafı ve soğuk davranması ve kabulde ızdırabı (tereddüdü) cay-ı dikkattir. Zira, istiğna ve istiklâliyet hassasiyle mümtaz olan şeriat’taki ilâhî hidayet, Roma felsefesinin dehasıyla aşılanmaz. İmtizac etmez. Bel’ olunmaz. Tabi’’ olmaz…

Bir asıldan tevem olarak (ikiz) neş’et eden eski Roma ve Yunan iki dehaları su ve yağ gibi; mürûr-u a’sar.. ve medeniyet.. ve Hıristiyanlığın temzicine rağmen, yine istiklâllerini muhafaza, adeta tenasuhla o iki ruh şimdi de başka şekillerde yaşıyorlar. Onlar tev’em ve esbâb-ı temziç var iken, imtizaç olunmazsa; şeriat’ın ruhu olan nur-u hidayet, o muzlim medeniyetin esası olan Roma dehasiyle hiç bir vakit mezcolunmaz, bel’ olunmaz…

Dediler: şeriat-ı Garra’daki medeniyet nasıldır?

Dedim: şeriat-i Ahmediye’nin (A.S.M.) tazammun ettiği ve emrettiği medeniyet ise; -ki medeniyet-i hazıranın inkışa’ından inkişaf edecektir. Onun menfî esasları yerine müsbet esaslar vazeder. İşte:

Nokta-i istinad: Kuvvete bedel, Haktır ki, şe’ni adalet ve tevazundur.

Hedefde menfaat yerine, fazilettir ki; şe’ni muhabbet ve tecazübdür.

Cihet-ul vahdette, unsuriyet ve milliyet yerine, rabıta-ı dinî, vatanî, sınıfîdir ki, şe’ni samimi uhuvvet ve müsalemet ve haricin tecavüzüne karşı yalnız tedafu’dur.

Hayatta düstur-ı cidal yerine, düstur-ı teavündür ki; şe’ni ittihad ve tesanüddür.

Heva yerine, Hüdâ’dır ki, şe’ni insaniyyeten terakkî ve ruhen tekâmüldür. Hevayı tahdid eder. Nefsin hevesat-ı süfliyesinin teshiline bedel, ruhun hissiyat-ı ulviyesini tatmin eder.

Demek, biz mağlûbiyetle ikinci cereyana takıldık ki; mazlumların ve cumhurun cereyanıdır. Başkalarında yüzde seksen fakir ve mazlum ise, İslâm’da doksan, belki doksanbeştir.

1.Bölüm: Rüyada Bir Hitabe

2.Bölüm: Rüyada Bir Hitabe

3.Bölüm: Rüyada Bir Hitabe

4.Bölüm: Rüyada Bir Hitabe

5.Bölüm: Rüyada Bir Hitabe

6.Bölüm: Rüyada Bir Hitabe

7.Bölüm: Rüyada Bir Hitabe

8.Bölüm: Rüyada Bir Hitabe

İlk yorumu siz yazın

Yorum yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir.